19 Ağustos 2017 Cumartesi

Kafka ve Nazim Bir Prag Öyküsü - II

Kafka Müzesi Prag
 "Auch ist das vielleicht nicht eigentlich Liebe, wenn ich sage, dass Du mir das Liebste bist; Liebe ist, dass Du mir das Messer bist, mit dem ich in mir wühle."

Kafka nin ahsaptan bir evi vardi. Heryer kapkaranlikti; zifirikaranlik. Tavanda ki araliklardan gelen los isiklar aydinlatiyordu evi. Duvarlarda isiklarla yazilmis sihirli sözcükler vardi, camekanda ise Milena nin resmi ve baska bircok resim.
Hepsinin ne kadar etkileyici bakislari vardi. Simdi ki insanin poz verirken ki bos bakislarindan ne  kadarda farkli bakiyorlardi.
Kafka Müzesi Avlusu Heykeller Prag
Mektuplar mektuplar.. Kafka verem derdini öyle sade öyle icten anlatmisti ki, gögsüm agridi. Hastalik acisi, ask acisina karisiyordu. Hangisi daha derin bir aciydi? Imkansiz ask mi yoksa bogusmak zorunda kalinan hastalik mi? Kim bilir? Kesin olan aciydi. Ama insani büyüleyen türden, zamani durduran türden, baska bir boyut acan türden bir aciydi bu. Icine katti beni. Kelimeler hic zorlanmadan, icinden, yüreginden geldigi zaman, yazar büyük bir yazar oluyordu. Kafka da bu durum barizdi. Yazdiklari onun bir parcasiydi ve dehasi sadece ona karsi degil, insanin varligina, kendisine hayranlik uyandiriyordu. Ne müthis bir varlikti insan aslinda...
Kafka nin evinde gezinmeye basladim. Kasvetli bir müzik caliyordu. Icim ürperdi. Alt katta yapayalnizdim. Labirent gibi odalar vardi. Girsem hic cikamayacaktim, dönüs yolunu bulamayacaktim sanki.. Girdim. Biraz ilerledim bu labirette.Icimi korkunc bir kaybolmusluk, cirkin bir yalnizlik hissi kapladi. Ah su kahvetli klasik müzik olmasaydi, bu kadar maglup düsmezdim korkuya. Kapkaranlik odalar, ici kagit dolu dolaplar vardi. Cikmaliydim burdan. Ama cikisi bulamiyordum. Etrafta hic kimse yoktu. Kimse Kafka nin yazilarinin kilitlendigi bu labirent gibi odalara girmemisti. Benim endiseli beynim yine devreye girdi, burdan uzun bir süre cikamayacagini düsünüyordu. 
Bu panik hali iki dakika sürdü. Labirentten cikisi bulmustum iste. "Kafka, Milena ben gidiyorum. Hoscakalin.." Kosar adimlarla nehre indim. Kafka nin acilarimiydi beni böyle etkileyen, yoksa onun karanlik evinde karsilastigim kendi ruhum mu?
Ruhumu karanliklardan kim kurtarirdi? Kimdi tanidigim en güclü ruh? En büyük büyücü ? Nazim di tabii ki. Ben en cok onun dolastigi sokaklarda dolasmak icin gelmistim zaten buralara. Kafe Slavia da kahve iciyordu belki. Hemen yola koyuldum. Buldum Nazim in kafesini. Icim kipir kipirdi. Tiyatro nun karsininda cok güzel, büyük bir kafeydi. Iceri girdim. Icerde sanatla alakali bir cok insanin oturdugu hissediliyordu. Peki Nazim neredeydi? Bu koca mekanda neresiydi onun masasi? Telasli gözlerle kafede dolasiyordum. Iste orda, o tablonun altinda oturuyordu. Basini bana cevirdi, mavi gözleriyle gülümsedi..Günes acti.
Prag
Külahlı kuleler Pırağ şehrinde,

Ağarınca akşamın üzerinde 

Düşe giren dünyalar aydınlanır

İstanbul’da bir Memet var

Altısına bastı bu yıl. 



Altindan sehir Viyana Gezi Öyküsü

Wiener Karlskirche / Karl Kilisesi Viyana Viyana neden altindan bir sehirdi ? Kiliselerinin altindan süslemeleri bende Viyana ...